Çoğu insan bacaklardaki varisleri bilir, ancak pelviste de varislerin olabileceğini biliyor muydunuz? Pelviste varisler daha nadirdir ancak çok fazla ağrı ve rahatsızlığa neden olabilirler. Ayrıca diğer altta yatan durumların bir işareti de olabilirler.
Varisler, sıklıkla kabarık veya bükülmüş görünüme sahip anormal şekilde şişmiş damarlardır. Genellikle damar kapakçıklarının bozulması sonucu damarda kanın birikmesiyle oluşur. Varisler vücudun her yerinde görülebilir, ancak en yaygın olarak bacaklar ve ayaklarda ortaya çıkar.
Bazı durumlarda, varisler pelviste de oluşabilir. Pelvik varisler genellikle gebelik sırasında, büyüyen rahmin pelvisteki damarlara baskı yapmasıyla gelişir. Ancak diğer faktörler, aile geçmişi ve hormonlar tarafından da tetiklenebilir.
Tedavi edilmediği takdirde, varisler daha ciddi problemlere, örneğin kan pıhtılarına yol açabilir. Varislerin tedavisi genellikle kompresyon çorapları giymeyi veya lazer terapisi uygulamayı içerir. Bazı durumlarda, varisleri çıkarmak için ameliyat da gerekebilir.
Pelvik varisler, pelviste gelişen varislerdir. Pelvis, rahim, yumurtalıklar ve diğer iç organları barındıran geniş, leğen biçiminde bir alandır. Pelvik damarlar, pelvisten kanı kalbe doğru taşıyan damar ağıdır.
Damar kapakçıkları bozulduğunda veya zarar gördüğünde, damarda kan birikebilir ve varis oluşabilir. Bu, damarın genişlemesine ve bükülmesine neden olabilir. Pelvik varisler birkaç belirtiye neden olabilir, bunlar arasında:
Bazı durumlarda, bol giysiler giymek ve bacaklarınızı yükseltmek gibi basit yaşam tarzı değişiklikleri belirtileri hafifletmek için yeterli olabilir.
Pelvik varisler, pelvik bölgedeki venlerin anormal genişlemesiyle karakterize bir durumdur. Bu durum, genellikle yumurtalık varisleri (ovaryen varisler) ve rahim varisleri (uterin varisler) olarak iki ana kategoride incelenir. Pelvik varisler, pelvik ağrı, bacaklarda ağrı ve şişlik, adet dönemi sorunları gibi çeşitli semptomlara neden olabilir ve bu durum özellikle üreme çağındaki kadınlarda görülür.
Pelvik Varislere neyin neden olduğunu anlamak için yapılan on yıllar süren araştırmalara rağmen, kesin bir neden bulunamamıştır. Bu durum, işlevsiz pelvik ve over (yumurtalık) damarları etrafında şekillenen birkaç vücut fonksiyonuna bağlanmaktadır. Damarlarınızda, kanın tek bir yönde akmasını sağlayan kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar kanın geri akmasını önlemek için kapanır ve bu da önemli vücut fonksiyonlarını kesintiye uğratarak kan akışını olumsuz etkileyebilir. Bu durum gerçekleştiğinde, damarların bükülüp genişlediği ve kanla dolduğu varis veya varikoz genişlemeler oluşabilir.
Overler çevresindeki varisler, işlevsiz ve tıkanmış damarlarda kan akışının kesintiye uğraması sonucu uzun süreli ağrıya neden olabilir. Kapakçıklar zayıfladığında, kanın geriye doğru akmasını engelleyemezler. Bu da genellikle pelvik bölgede ağrı ve rahatsızlıkla birlikte kanın geri akışına neden olur. Damarlar ani kan akışını kaldıramadığı için genişler ve bükülür.
Varislerin sadece bacaklarda bulunduğu yönündeki yaygın yanılgının aksine, gerçekte varisler pelvik bölgede de gelişebilir. Bazı araştırmacılar, pelvik bölgedeki varislerin ortaya çıkışının hamilelikle bağlantılı olduğuna inanmaktadır. Bir kişi hamile kaldığında, büyük vücut değişiklikleri yaşar. Vücut, ekstra süreçleri telafi etmek için ekstra kan üreterek kalbin normalden daha hızlı atmasını sağlar. Vücudun ihtiyaçları arttıkça, bir fetüsü büyütmek için gerekli besinleri üretmek ve doğal süreçleri sürdürmek için daha fazla çaba sarf eder.
Tüm hormonal dengesizlikler, kilo alımı, vücut ağrıları ve diğer fiziksel değişikliklerle damarlarınız dolaşım sorunlarından etkilenebilir. Bu stres başlangıcı, damarların düzgün işlev görmesini engelleyebilir. Kronik pelvik ağrı hem hamilelik hem de Pelvik Konjesyon Sendromu’nun bir belirtisi olduğundan, kadınların doktorlardan ve uzmanlardan profesyonel tavsiye almaları giderek daha önemli hale gelmektedir.
Buna ek olarak, menopoz dönemindeki kadınlar nadiren Pelvik Konjesyon Sendromu geliştirir. Bu, kadın vücudunun hamilelik sırasında artan miktarda östrojen üretmesiyle bağlantılı olabilir. Östrojen, damarların genişlemesiyle bağlantılıdır ve bu da dolaşım sorunlarına yol açabilir. Menopoz geçiren bir kadın artık yumurtlamadığı ve östrojen üretimi azaldığı için, menopozal kadınların Pelvik Konjesyon Sendromu’nu edinme şansı düşüktür.
Pelvik Konjesyon Sendromunu ve pelvik varisleri geliştirme olasılığını artıran birkaç risk faktörü vardır. Ölümcül bir durum olmamasına rağmen, fonksiyonel engelliliği önlemek ve tekrarlayan ağrıları engellemek için spesifik tedaviler gerektirir. Bu risk faktörlerinden herhangi birine sahipseniz, sağlıklı kalmak için ekstra önlemler almak akıllıca olacaktır.
Pelvik venöz konjesyon sendromu teşhisi kolay değildir.
Genellikle orta yaşlı, birden fazla doğum yapmış kadınlarda, kronik pelvik ağrı ile görülür. Bu ağrılar, çaba sarf edildiğinde ve ayakta durulduğunda şiddetlenebilir, bazen cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni) veya adet döneminde (dismenore) ile ilişkili olabilir, idrara çıkma ihtiyacı, pelvik bölge ve perinede ağırlık hissi gibi belirtiler gösterebilir.
Pelvik venöz konjesyon sendromu veya pelvik varisler için patognomonik (hastalığa özgü) belirtiler bulunmamakta, ancak bazı durumlarda vulvar varisler olarak kendini gösterebilir veya cerrahi sonrası alt ekstremite varislerinin nüksü şeklinde ortaya çıkabilir.
Çoğu muayene, jinekolojik ve çeşitli görüntüleme testleri negatif çıkabilir.
Varislerin tanısı ultrason veya Doppler ultrason ile yapılabilir.
Bazen, varisler bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ile de görülebilir.
Ancak, birçok kadın kronik ağrı yaşamasına rağmen pelvik varis veya pelvik venöz konjesyon sendromundan muzdarip olmayabilir.
Ayrıca, birçok kadında pelvik varisler olabilir, fakat hiçbir şikayeti olmayabilir (pelvik venöz konjesyon sendromu olmadan varisler).
Küçük boyutlu pelvik varisleri olan ve birçok pelvik venöz konjesyon sendromu şikayeti (pelvik ağrı ve pelvik ağırlık hissi) bulunan kadınlar da olabilir ve yine de yapılan testler olumsuz çıkabilir.
Bu durumlarda, teşhis koymak için anjiyografi kullanılır. Oldukça basit ve minimal invaziv bir işlem olarak, ayaktan tedavi şeklinde güvenli bir şekilde gerçekleştirilir ve hastanın pelvik varislerinin olup olmadığını doğrular veya dışlar.
Pelvik varislerin tedavisi, semptomların şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. Tedavi seçenekleri arasında şunlar yer alır:
Pelvik ve Over Ven Embolizasyonu, Pelvik Konjesyon Sendromu’nu tedavi etmek için kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Bu yöntem, minimal invaziv bir yöntemdir, yani çok küçük kesiklerle yapılır ki bu da cerrahiyle bağlı komplikasyonları azaltır. Minimal invaziv prosedürlerle hastalar, açık cerrahiye göre daha kısa iyileşme sürelerinin tadını çıkarırlar. Pelvik ve Over Ven Embolizasyonu şu adımları takip eder:
Kateter Yerleştirilmesi: İşlem, pelvis ve overlerdeki etkilenmiş damarlara, kasık veya koldaki küçük bir delikten kateter adı verilen ince bir tüpün yerleştirilmesiyle başlar.
Anjiyografi Rehberliği: İşlemi gerçekleştiren girişimsel radyolog, anjiyografi adı verilen ve vücuttaki damarların gerçek zamanlı görüntülenmesini sağlayan bir röntgen görüntüleme tekniğiyle sorunlu olan damara kadar gönderilir.
Koil Yerleştirilmesi: Kateter yoluyla, zarar görmüş damarlara çok küçük titanyum koiller gönderilir. Bu koiller, zarar görmüş damarların kalıcı olarak kapanmasına neden olur. Ayrıca ek olarak skleroterapi uygulanabilir.
Damarların Kapanması ve Kan Akışının Yeniden Dağıtılması: Damarlar kapandıktan ve kan akışı yeniden dağıtıldıktan sonra, rahim ve yumurtalık varislerinden kaynaklanan kronik ağrıdan kurtulur.
Bu prosedür, pelvik bölgedeki kronik ağrıyı hafifletmek için temel nedeni ele alır ve hastaların daha invaziv cerrahi tekniklere gerek kalmadan ve minimum iyileşme süresi ile iyileşmelerini sağlar. Hastalar genellikle işlemden kısa bir süre sonra ağrılarında önemli bir azalma hissederler ve birçok hasta birkaç gün içinde normal aktivitelerine dönebilir. Bu, pelvik konjesyon sendromu belirtilerini hafifletmek için etkili ve güvenli bir tedavi seçeneğidir.
Pelvik varislerin yönetiminde yaşam tarzı değişiklikleri önemli bir rol oynayabilir. Düzenli egzersiz, sağlıklı kilo, yüksek lifli diyet ve yeterli su tüketimi, venöz dolaşımı destekleyerek semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, bacakları gün içinde düzenli olarak yüksek tutmak, venöz basıncı azaltabilir.
Pelvik varisler, özellikle üreme çağındaki kadınları etkileyen ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir durumdur. Erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri, semptomların yönetilmesinde ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde önemli rol oynar.
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
0232 398 3700 – İç Hat:55387
info@girisimsel.com.tr
Telefon: 0232 398 3700 İç Hat: 55387
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
Uz.Dr. Mehmet Hakan PIÇAK
1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyolog olarak çalışmaktadır.