Sayfa İçindekiler
ToggleVaris, aslında bir damarın “çalışma prensibinde” bozulma olduğunun bize verdiği görsel bir işarettir. Normalde bacaklarımızdaki toplardamarlar, kanı yerçekimine karşı yukarı, kalbe doğru taşır. Bu işi yaparken damarın içindeki minik kapakçıklar, kanın geriye kaçmasını engeller. Yani bu kapakçıklar, tıpkı bir çekvalf gibi tek yönlü geçişe izin verir.
Fakat çeşitli nedenlerle bu kapakçıklar yıprandığında ya da esnekliğini kaybettiğinde kan, olması gerektiği gibi yukarı çıkmak yerine geriye kaçar. Bu geriye kaçışa “venöz yetmezlik” diyoruz. Zamanla damarda basınç artar, damar genişler, kıvrılır ve cilt yüzeyinden belirginleşir. İşte bu görüntü, halk arasında varis olarak bilinir.
Varis oluşumunda rol oynayan başlıca risk faktörleri şunlardır:
Genetik yatkınlık: Ailede varis öyküsü varsa risk artar.
Uzun süre ayakta veya oturarak çalışma: Özellikle öğretmen, hemşire, kuaför, cerrah gibi mesleklerde sık görülür.
Hormonal faktörler: Hamilelik, doğum kontrol hapı kullanımı, menopoz dönemi.
Yaş ve cinsiyet: İleri yaş ve kadın cinsiyet risk faktörüdür.
Aşırı kilo: Bacak damarlarına ek yük bindirir.
Kısacası, varis sadece “kozmetik bir sorun” değildir. Zamanla bacaklarda ağırlık, ağrı, kramp ve şişlik gibi ciddi yaşam kalitesi kaybına yol açabilir. Bizim yaklaşımımızda, varisi sadece dış görüntüye odaklanarak değil, altta yatan toplardamar yetmezliğini doğru tedavi ederek ele alıyoruz.
Varislerin en bilinen belirtisi, cilt yüzeyinde kıvrımlı ve belirgin damarların görülmesidir. Ancak işin aslı, sorun cildin altında başlar. Hastalar bize genellikle şu şikâyetlerle başvurur:
Bacaklarda ağırlık ve yorgunluk hissi – Özellikle akşam saatlerinde artar.
Ağrı ve yanma hissi – Uzun süre ayakta kaldıktan sonra belirginleşir.
Gece krampları – Uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir.
Ayak bileğinde ve bacaklarda şişlik – Gün sonunda artar, sabahları azalır.
Cilt değişiklikleri – Kahverengi renk değişikliği, incelme veya egzama benzeri lezyonlar.
İleri evrelerde yaralar (venöz ülser) – Tedavisi güç ve tekrarlayıcı olabilir.
Tanıda en kritik araç Doppler ultrasondur. Bu tamamen ağrısız bir görüntüleme yöntemidir. Ultrason probu bacak boyunca gezdirilerek damarların yapısı, kapakçıkların çalışıp çalışmadığı, kan akış yönü ve hızları değerlendirilir. Böylece hem yüzeysel hem derin toplardamar sistemi hakkında ayrıntılı bilgi edinilir.
Bizim kliniğimizde, Doppler ultrasonu sadece tanı için değil, aynı zamanda tedavi planının “yol haritası” olarak kullanırız.Hangi damarın ne kadar yetmezliği var, nerede kaçak oluyor, hangi yan damarlar tedaviye dahil edilmeli — hepsi bu inceleme sırasında netleşir.
Günümüzde varis tedavisi için bıçak altına yatmak zorunluluk olmaktan çıktı. Modern girişimsel radyoloji teknikleri sayesinde, büyük kesiler ya da uzun iyileşme süreleri olmadan, aynı gün içinde tedavi tamamlanabiliyor. Üstelik çoğu zaman hastalar işlem sonrası hemen yürüyerek klinikten ayrılıyor.
Başlıca ameliyatsız varis tedavileri şunlardır:
Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA) – İnce bir kateterle damarın içine lazer fiberi yerleştirilir. Lazer enerjisi, damar duvarını içeriden kontrollü şekilde ısıtarak kapatır.
Radyofrekans Ablasyon (RFA) – Lazer yerine radyofrekans enerjisi kullanılır. Yine ısı ile damar kapatılır, iyileşme süresi benzerdir.
Köpük Skleroterapi – Damar içine özel bir sklerozan madde (genellikle polidokanol) köpük formunda enjekte edilir, damar iç yüzeyini tahrip ederek kapanmasını sağlar. Küçük ve orta boy varislerde etkilidir.
Mekano-kimyasal ablasyon – Damar içinde mekanik irritasyon ve düşük doz sklerozan kombinasyonu ile kapatma sağlanır.
Yapıştırıcı (VenaSeal) – Damar içine özel bir tıbbi yapıştırıcı verilir, ısı veya anestezi gerektirmez. Ancak uzun dönem sonuçları konusunda henüz bazı soru işaretleri vardır.
Bu yöntemlerin hepsi, doğru hasta seçimi ve doğru planlama ile yüksek başarı oranlarına ulaşabilir. Ancak hangi yöntemin kullanılacağı, damar haritası ve kan akış dinamikleri dikkatle değerlendirildikten sonra belirlenmelidir. İşte bizim klinikteki yaklaşımın en önemli farkı burada ortaya çıkar.
Bizim için varis tedavisi, “görünür damarı kapatıp gitmek” değildir.
Öncelikle ayrıntılı damar haritalaması yaparız. Doppler ultrason eşliğinde, kanın nerelerden kaçağı olduğunu, özellikle perforan damar yetmezliklerini ve aksesuar damarları mutlaka detaylı değerlendiririz. Çünkü bu yan yollar gözden kaçarsa, varisin tekrarlama riski artar.
Tedavi protokolümüzün ana omurgasını termal ablasyon (lazer veya radyofrekans) oluşturur. Uzun dönem başarı ve bilimsel kanıt açısından en güçlü yöntem budur. Gerektiğinde, termal ablasyonu skleroterapi ile kombine ederiz. Skleroterapi uygularken, damar kapatma etkisini koruyarak mümkün olan en düşük ilaç konsantrasyonunu kullanmaya özen gösteririz.
Yapıştırıcı yöntemini ise, uzun dönem klinik çalışmalardaki eksikler, bazı komplikasyon raporları ve vücutta kalıcı yabancı madde bırakma zorunluluğu nedeniyle, yalnızca çok özel durumlarda tercih ediyoruz.
Tedavi sırasında, hem işlemin etkinliğini hem de hasta konforunu artırmak için etkili bir tümesan anestezi uygularız. Bu sayede damar çevresinde koruyucu bir yastık oluşturulur, ısı damar dışına yayılmaz ve işlem sırasında ağrı minimal olur.
Takip sürecimiz planlı ve sistematiktir:
1. hafta – İlk kontrol, erken iyileşme ve olası küçük yan etkilerin yönetimi.
1–3 ay – Damar kapanma durumu ve yeni kaçak bölgeler açısından değerlendirme.
6–12 ay – Uzun dönem kontrol ve nüks riskinin önlenmesi.
Amacımız, sadece tek bir damarı kapatmak değil; tüm damar sisteminin dinamiğini ortaya çıkarıp, kökten çözüm sağlamaktır. Böylece hem estetik hem de fonksiyonel açıdan kalıcı bir iyileşme elde ederiz.
Endovenöz lazer (EVLA) ve radyofrekans ablasyon (RFA), toplardamar yetmezliği tedavisinde altın standart kabul edilen iki termal ablasyon yöntemidir.
İkisi arasındaki temel fark, damarın içine verilen enerjinin türüdür:
Lazer: Yoğun ışık enerjisi
Radyofrekans: Yüksek frekanslı radyo dalgaları
Ama amaç aynıdır: damarın içini kontrollü şekilde ısıtarak kalıcı olarak kapatmak.
İşlem adımları
Damar Haritalama – Doppler ultrason ile sorunlu damarın tüm seyri belirlenir, giriş noktası işaretlenir.
Lokal/Tümesan Anestezi – Damar çevresine sıvı enjeksiyonu yapılır. Bu sıvı hem ağrıyı engeller hem de damarı çevreleyen dokuları ısıdan korur.
Kateter Yerleştirme – Damarın içine ince bir tel üzerinden lazer fiberi veya RF kateteri ilerletilir.
Ablasyon – Kateter yavaşça geri çekilirken enerji verilerek damar duvarı büzüştürülür ve kapanır.
Son Kontrol – Ultrason ile damarın tamamen kapandığı teyit edilir.
Hasta açısından işlem süresi genellikle 30–40 dakikadır. Cerrahi kesi olmadığı için dikiş atılmaz, sadece iğne girişi kadar küçük bir delik kalır. İşlem sonrası hasta yürüyerek çıkar ve çoğu zaman aynı gün işine dönebilir.
Uzun dönem başarı oranları literatürde %90’ın üzerindedir ve nüks riski, doğru planlama ile oldukça düşüktür. Bizim klinikte, termal ablasyon işlemlerinde etkili tümesan anestezi ve kombine tedavi yaklaşımı ile bu oranı daha da yukarı taşımayı hedefliyoruz.
Köpük skleroterapi, özellikle küçük ve orta boy yüzeysel varislerde etkili bir kapatma yöntemidir.
Mantık basittir: Damarın içine verilen özel bir ilaç (sklerozan), damar iç yüzeyindeki endoteli tahriş eder. Bu tahriş damar duvarlarının birbirine yapışmasına ve zamanla kapanmasına yol açar.
Köpük formu neden tercih edilir?
Sklerozan ilaç, hava ile karıştırılarak köpük haline getirilir. Köpük, sıvı formdan daha yoğundur, damarın içinde daha uzun süre kalır ve daha geniş bir yüzeye temas eder. Böylece etkisi artar.
Nasıl uygulanır?
İşlem öncesi ultrason ile damar hedeflenir.
İnce bir iğne ile damara girilir ve köpük yavaşça enjekte edilir.
Köpüğün damarda ilerleyişi ultrason ekranından anlık olarak izlenir.
Damarın tamamı doldurulduğunda işlem sonlandırılır.
Bizim kliniğimizde köpük skleroterapi, çoğu zaman termal ablasyonun tamamlayıcısı olarak kullanılır.
Örneğin, lazer veya RF ile ana yetmezlik damarı kapattıktan sonra, cilt yüzeyine yakın yan dallar veya perforan damarlar köpükle kapatılır. Bu şekilde hem ana problem çözülür hem de kozmetik sonuç mükemmele yaklaşır.
Ayrıca, skleroterapi uygularken mümkün olan en düşük konsantrasyonu kullanmaya özen gösteririz. Böylece gereksiz ilaç yükünden kaçınır, yan etki riskini en aza indiririz.
Hangi durumlarda tek başına kullanılır?
Cerrahi veya termal ablasyon gerektirmeyen ince varisler
Kozmetik amaçlı “kılcal damar” tedavileri
Tıbbi riskler nedeniyle termal ablasyon yapılamayan hastalar
İşlem sonrası hastalar yürüyerek çıkabilir, çoğu zaman normal günlük aktivitelere hemen döner. Küçük morluklar ve hafif hassasiyet birkaç gün içinde kaybolur.
Yapıştırıcı yöntemi, özellikle son yıllarda gündeme gelen ve “ısı kullanmadan damar kapatma” fikri üzerine geliştirilmiş bir tedavi seçeneğidir. Bu yöntemde, damarın içine özel bir tıbbi yapıştırıcı (genellikle siyanoakrilat bazlı) verilir.
Yapıştırıcı, damarın iç yüzeyinde ani bir yapışma etkisi yaratır ve damarı kalıcı olarak kapatır.
Avantajları:
Isı enerjisi kullanılmadığı için tümesan anestezi gerektirmez.
İşlem sonrası kompresyon çorabı kullanımı genellikle zorunlu değildir.
Tek bir giriş noktasından yapılabilir.
İşlem süresi kısadır.
Dikkat edilmesi gerekenler:
Her ne kadar cazip avantajları olsa da, yapıştırıcı yöntemi hakkında uzun dönem bilimsel veriler termal ablasyona göre daha sınırlıdır.
Bazı çalışmalarda, yabancı cisim reaksiyonu, ciltte hassasiyet veya yapıştırıcının damar dışına kaçmasına bağlı komplikasyonlar bildirilmiştir.
Ayrıca bu yöntem, vücutta kalıcı bir yabancı madde bırakılması anlamına gelir.
Bizim klinik yaklaşımımız:
Yapıştırıcı yöntemini, ancak termal ablasyon veya skleroterapiye uygun olmayan çok özel hasta gruplarında kullanıyoruz.
Uzun dönem başarısı kanıtlanmış ve güvenli olduğunu bildiğimiz termal ablasyon yöntemleri ise günlük pratiğimizin ana eksenini oluşturuyor.
Bizim tedavi anlayışımızda, her hastaya “tek tip” bir yöntem uygulanmaz.
Öncelikle ayrıntılı bir damar haritalaması yaparız. Doppler ultrason ile:
Hangi damarda yetmezlik olduğunu
Kaçağın hangi yönde ve şiddette olduğunu
Perforan damar yetmezliği olup olmadığını
Aksesuar damarların durumunu
net olarak ortaya çıkarırız.
Kişiye özel yöntem seçimi:
Ana yetmezlik damarı için genellikle termal ablasyon (lazer veya RF)
Yüzeyel yan dallar veya perforanlar için ultrason eşliğinde köpük skleroterapi
Gerektiğinde kombine protokoller
Çok nadir durumlarda yapıştırıcı yöntemi
Tedavi sırasında:
Etkili bir tümesan anestezi ile hem işlem konforunu hem güvenliği artırırız.
Skleroterapide mümkün olan en düşük ilaç konsantrasyonunu kullanırız.
Amaç sadece damarı kapatmak değil, damar sisteminin tüm dinamiğini düzeltmektir.
Takip planımız:
1. hafta: Erken iyileşme ve küçük yan etkilerin kontrolü
1–3 ay: Damar kapanma durumu ve yeni kaçak bölgeler açısından değerlendirme
6–12 ay: Uzun dönem kontrol, nüks riskinin önlenmesi
Bu planlı ve ayrıntılı yaklaşım sayesinde, sadece bugünkü şikâyetleri değil, gelecekte oluşabilecek sorunları da en aza indirmeyi hedefliyoruz.
Kısacası, kalıcı ve fonksiyonel bir iyileşme için çalışıyoruz.
Ameliyatsız varis tedavilerinde iyileşme süreci, klasik cerrahiye kıyasla çok daha hızlı ve konforludur.
Çoğu hastamız, işlem biter bitmez yürüyerek klinikten çıkar ve aynı gün içinde normal aktivitelerine dönebilir.
Yine de iyileşmenin sorunsuz ilerlemesi için bazı önerilerimiz olur:
İlk gün:
İşlemden sonra bacağı hemen hareket ettirmek, kan dolaşımını hızlandırır.
Aşırı efor gerektiren aktivitelerden kaçınılmalı, kısa yürüyüşler tercih edilmelidir.
Kompresyon çorabı:
Termal ablasyon veya skleroterapi sonrası genellikle 1–2 hafta kompresyon çorabı kullanımını öneriyoruz.
Çorap, damarların iyileşmesini hızlandırır, şişliği azaltır ve yeni kaçak oluşumunu önler.
Ağrı ve hassasiyet:
İşlem sonrası bacakta hafif gerginlik, çekilme hissi veya morluk görülebilir.
Bunlar genellikle birkaç gün içinde azalır, basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir.
Takip randevuları:
İlk kontrol 1. haftada yapılır.
1–3 ay ve 6–12 ay kontrollerinde ultrason ile damar kapanma durumu değerlendirilir.
Sonuç olarak, ameliyatsız varis tedavilerinde hedefimiz, sadece damarları kapatmak değil, hastayı mümkün olan en kısa sürede günlük hayatına, ağrısız ve sağlıklı bir şekilde döndürmektir.
Varis tedavilerinde en çok merak edilen konulardan biri, “Tekrarlar mı?” sorusudur.
Cevap, tedavinin doğru planlanması, hangi damarların kapatıldığı, yan yolların değerlendirilip edilmediği ve hastanın yaşam tarzı ile yakından ilişkilidir.
Nüks neden olur?
Eksik tedavi: Ana yetmezlik damarı kapatılsa da perforan damarlar veya aksesuar dallar tedavi edilmezse, zamanla yeni kaçak bölgeleri oluşabilir.
Yeni yetmezlik gelişmesi: Tedavi sonrası geçen yıllarda, başlangıçta sağlam olan başka damar segmentlerinde kapakçık yetmezliği gelişebilir.
Yanlış hasta seçimi: Derin ven yetmezliği veya ileri evre venöz hastalık varlığında sadece yüzeysel damar tedavisi yeterli olmayabilir.
Yaşam tarzı faktörleri: Uzun süre ayakta çalışma, aşırı kilo, hamilelik, hareketsizlik gibi etkenler nüks riskini artırır.
Literatür ne diyor?
Termal ablasyon (lazer ve RFA) sonrası 5 yıllık kapalı kalma oranları %90’ın üzerindedir (NICE Guidelines, 2020).
Skleroterapi tek başına uygulandığında nüks oranı biraz daha yüksektir, ancak kombine protokollerle bu oran düşmektedir (ESVS Guidelines, 2022).
Nükslerin önemli bir kısmı, tedavi edilmeyen perforan damar yetmezliğinden kaynaklanır.
Bizim klinik yaklaşımımız:
Her tedaviden önce ayrıntılı damar haritalaması ile kaçak yapan tüm segmentleri belirleriz.
Sadece ana damar değil, perforan ve aksesuar damarları da tedavi planına dahil ederiz.
Kombine tedavi (termal ablasyon + ultrason eşliğinde skleroterapi) ile hem ana kaynağı hem yan yolları kapatırız.
Takiplerimizi 1. hafta, 1–3 ay ve 6–12 ay aralıklarında yaparak olası erken nüksleri zamanında tespit ederiz.
Sonuç olarak, doğru planlama, doğru teknik ve düzenli takip ile varis tedavisinde uzun dönem kalıcı başarı sağlamak mümkündür.
Amacımız, yalnızca mevcut damarları kapatmak değil, gelecekte yeni sorunlar çıkmasını da önlemektir.
Bu bölümde; hangi hastada hangi yöntemin tercih edilmesi gerektiğini belirleyen ana kılavuzları ve son 5–10 yılın öne çıkan çalışmalarını, kısa yorumlarla ve tıklanabilir kaynaklarla özetliyorum. Yani, “ne yapalım?” sorusunun bilimsel zemini burada.
Tanıda standart: Duplex/Doppler ultrasonla trunkal reflünün haritalanması şarttır. NICE açıkça “tanıyı doğrulamak ve tedaviyi planlamak için doppler ultrason kullanın” der. NICE
Trunkal reflüde birinci seçenek: Endotermal ablasyon (EVLA veya RFA) ilk öneridir; uygun değilse ultrason eşliğinde köpük skleroterapi, o da uygun değilse cerrahi düşünülür (NICE akış şeması). NICE+1
ESVS 2022: Semptomatik varis (CEAP C2S) hastasında invaziv tedavi önerilir; saphen ven gövde yetmezliğinde endotermal teknikler güçlü kanıtla desteklenir. ESVS+1
SVS/AVF/AVLS 2023–2024 güncellemeleri: Termal ablasyonun etkinliği/uzun dönem sonuçları, tributary (yan dal) yönetimi ve komplikasyonların idaresi için derecelendirilmiş öneriler sunar. jvsvenous.orgPubMed
EVLA/RFA vs cerrahi/foam: 5 yıllık randomize çalışmada hastaya özgü yaşam kalitesi lazer veya cerrahi sonrası köpüğe kıyasla daha iyidir; anatomik kapanma oranları da yüksektir. (CLASS çalışması, NEJM) New England Journal of Medicine
EVLA vs cerrahi/foam (BJS 2018, 5 yıl): EVLA uzun dönem kapalı kalma ve rekürrens açısından rekabetçidir. PubMed
Cochrane 2021: GSV yetmezliğinde endotermal ablasyon, cerrahi ve köpüğe karşı yüksek kapanma ve iyi klinik sonuçlarla güçlü bir seçenektir; uygun hastada önceliklendirilmelidir. cochranelibrary.comPMC
Etkinlik: VeClose RCT’nin 5 yıllık uzatmasında siyanoakrilat RFA’ya karşı non-inferior kapanma oranlarına ulaşmıştır; semptom ve yaşam kalitesi kazanımları sürer. jvsvenous.orgPubMed
Güvenlik: Son yıllarda hipersensitivite/“phlebitis-like” reaksiyon, nadiren granülom ve yapıştırıcı ilişkili tromboz gibi özgün yan etkiler bildirilmektedir; sıklık düşüktür ancak hasta seçimi ve bilgilendirme önemlidir. (sistematik derleme ve olgu bildirimleri) jvsvenous.orgPMC+1
Bu nedenle biz, uzun dönem kanıtı en güçlü yaklaşım olan termal ablasyonu temel alıyor; yapıştırıcıyı istisnai durumlarda düşünüyoruz.
1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyolog olarak çalışmaktadır.
Girişimsel radyolojinin hassasiyetini kullanarak, hastalarımı ameliyatsız, etkili ve bireye özel çözümlerle sağlığına kavuşturmak için her gün daha iyisini yapmaya çalışıyorum.
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
0232 398 3700 – İç Hat:55387
info@girisimsel.com.tr