Pazartesi- Cuma 09.00 - 16.00 0232 398 3700 – İç Hat:55387 Uz.Dr. Mehmet Hakan PIÇAK
Minimal İnvaziv
Ameliyatsız, Kesi yok
Görüntüleme Eşiliğinde
Hassas müdahale
Yenilikçi
İnovasyonla sürekli gelişim

Karın Alt Bölgesindeki Sürekli Ağrı: Pelvik Varisler (Konjesyon) Sebep Olabilir mi?

İhmal Edilen Bir Ağrı Nedeni

Karın alt bölgesinde haftalar, hatta aylarca süren künt ve baskı tarzında bir ağrı…
Çoğu kadın bu şikâyetle defalarca doktora gider ama sonuç genellikle “Her şey normal görünüyor” olur. Oysa bu ağrının sebebi bazen jinekolojik değil, damar kaynaklıdır. İşte burada pelvik varisler (Pelvik Konjesyon Sendromu) devreye girer.

Bu durum özellikle doğum yapmış kadınlarda sık görülür ama ne yazık ki tanısı çoğu zaman yıllarca konmaz. Erken fark edilmediğinde ise yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür. Biz girişimsel radyoloji uzmanları olarak biliyoruz ki, doğru tanı konulduğunda bu ağrıdan ameliyatsız ve kalıcı şekilde kurtulmak mümkün.

Pelvik Varis Nedir ve Nasıl Oluşur?

pelvik konjesyon sendromu damarlarPelvik varis, adından da anlaşılacağı gibi, karın alt bölgesindeki (pelvik) toplardamarların genişlemesi ve kıvrımlı hale gelmesidir. Normalde bu damarların içinde kanın geri kaçmasını engelleyen kapakçıklar bulunur. Kapakçıklar bozulduğunda kan geriye doğru akar, yani “reflü” olur. Sonuçta damar içinde basınç artar, damarlar genişler ve zamanla tıpkı bacak varisleri gibi görünür hale gelir.

Pelvik varisler çoğunlukla overyan ven (yumurtalık toplardamarı) ve internal iliak ven adı verilen damarlarda gelişir. Ancak önemli bir nokta var: Sadece ana damarı tıkamak yeterli olmaz. Çünkü genişleyen damarların etrafında çok sayıda küçük yan damar ve varis havuzları (rezervuarlar) oluşur. Eğer tedavide bunlar da hedeflenmezse, kaçak başka yollardan devam eder ve şikâyetler tekrar edebilir.

Pelvik Varis Ağrısının Tipik Özellikleri

Pelvik varislerin en belirgin şikâyeti, karın alt bölgesinde gün ilerledikçe artan ve istirahatle azalan künt bir ağrıdır. Bunun sebebi, gün boyu yerçekiminin etkisiyle damarlarda biriken kanın basıncının artmasıdır.

Hastaların çoğunda şu belirtiler de eşlik eder:

  • Ayakta kalınca veya uzun süre oturunca artan ağrı

  • Yatınca hafifleyen şikâyetler

  • Cinsel ilişki sırasında veya sonrasında ağrı (disparoni)

  • Adet öncesi dönemde ağrının daha şiddetli olması

  • Vulva, kasık ya da bacak iç yüzünde belirginleşen yüzeyel varisler

Bu tabloyu gördüğümüzde, biz girişimsel radyologlar olarak aklımıza gelen ilk ihtimallerden biri pelvik varis olur. Çünkü tipik ağrı paternleri ve damar yapısındaki değişiklikler, doğru yöntemle tespit edildiğinde tanı netleşir.

kronik pelvik agri pelvik konjesyon sendromu ve varisler

Kimler Risk Altında?

Pelvik varisler her kadında görülebilir, ancak bazı durumlar riski belirgin şekilde artırır:

  • Birden fazla doğum yapmış olmak: Hamilelik sırasında artan damar basıncı ve hormonal değişimler kapakçıkların zayıflamasına yol açar.

  • Hormonal etkiler: Özellikle östrojen, damar duvarını gevşetir ve genişlemeye yatkın hale getirir.

  • Ailede varis öyküsü: Genetik yatkınlık, pelvik damarlar dahil tüm toplardamar sisteminde zayıflık yaratabilir.

  • Mesleki faktörler: Uzun süre ayakta çalışmak, ağır kaldırmak veya gün boyu oturmak damar içi basıncı artırır.

Bu risk faktörlerinden bir veya birkaçına sahipseniz ve karın alt bölgesinde açıklanamayan ağrınız varsa, pelvik varis ihtimali mutlaka araştırılmalıdır.

Tanı Nasıl Konur?

pelvik konjesyon sendromu mrPelvik varis tanısında en önemli adım, detaylı hasta öyküsü ve doğru görüntüleme yöntemlerinin seçilmesidir.

  • Renkli Doppler Ultrason: İlk basamakta pelvik damarların genişliği ve kan akım yönü değerlendirilir.

  • Manyetik Rezonans (MR) Venografi: Damarların 3 boyutlu haritasını çıkarır, hem genişlemeyi hem de reflü yönünü gösterir.

  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) Venografi: Özellikle diğer karın içi patolojilerle ayırıcı tanıda yardımcıdır.

  • Kateter Venografisi: Hem tanı hem de tedavi planlamasında “altın standart”tır. İnce bir kateterle damar içine kontrast madde verilerek kaçak yapan tüm damarlar net şekilde görüntülenir.

Doğru tanı için sadece ana damarın değil, yan dalların ve bağlantı damarlarının da ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bu, ileride tedavi başarısını doğrudan etkiler.

Pelvik Varis Tedavisinde Girişimsel Radyoloji Yaklaşımı

Pelvik varis tedavisinde günümüzde en etkili ve en konforlu yöntem embolizasyondur. Bu işlem tamamen ameliyatsız, genellikle lokal anestezi altında uygulanır.

Kliniğimizde uyguladığımız yaklaşım:

  1. Detaylı damar haritalaması: İşlem öncesi hangi damarlardan kaçak olduğunu tespit ederiz.

  2. Rezervuar hesaplaması: Sadece ana damarı değil, pelvik varis havuzlarını da tedavi ederiz.

  3. Embolizasyon işlemi: İnce bir kateterle damarın içine girilir, reflü yapan damarlar mikro kateter aracılığıyla özel materyaller (koil, sklerozan vb.) ile kapatılır.

  4. Tek girişten, lokal anestezi ile: Çoğu zaman kasıktan veya boyundan girerek, hastayı uyutmadan yaparız.

  5. Aynı gün taburculuk: İşlem sonrası birkaç saatlik gözlem yeterlidir.

Bu yöntemle damarın yeniden açılması veya başka damarlardan tekrar kaçak olması ihtimalini en aza indirmek hedeflenir. Literatürde başarı oranları %80–90’ın üzerindedir ve çoğu hastada ilk haftalardan itibaren ağrı belirgin şekilde azalır.

Erken Tanı Neden Önemli?

Pelvik varisler genellikle tanısı geciken bir hastalıktır. Çoğu hasta, yıllarca “sebebi bulunamayan karın ağrısı” tanısıyla yaşamaya çalışır. Erken tanı koymak hem hastanın yaşam kalitesini artırır hem de gereksiz tedavilerin önüne geçer.

Erken tanının sağladığı avantajlar:

  • Kronik ağrı sendromunu önleme: Ağrı uzun süre devam ettiğinde sinir sistemi ağrıya duyarlı hale gelir, bu da tedaviyi zorlaştırır.

  • Gereksiz jinekolojik cerrahilerden kaçınma: Doğru tanı ile organ kaybına yol açabilecek ameliyatlar önlenebilir.

  • Hızlı iyileşme: Ameliyatsız girişimsel tedavilerle hasta aynı gün evine döner, sosyal hayatına kısa sürede devam eder.

  • Ekonomik fayda: Uzun süreli ilaç kullanımı ve tekrar tekrar yapılan tetkikler yerine tek seferde kalıcı çözüm sağlanır.

Kısacası, karın alt bölgesindeki açıklanamayan ağrınız varsa, pelvik varis olasılığını erkenden değerlendirmek hem sağlık hem de yaşam kalitesi açısından büyük fark yaratır.

Tedavi Sonrası Süreç ve Başarı Oranları

Embolizasyonu genellikle lokal anesteziyle ve tek damar girişinden yapıyoruz. İşlem biter bitmez 1–2 saat gözlem, ardından çoğu hastayı aynı gün evine uğurluyoruz. İlk günlerde kasık–bel hattında “ağrı–sızı” tarzında hafif bir post-embolizasyon sendromu (kısa süreli kramp, halsizlik, hafif ateş) görülebilir; basit ağrı kesicilerle kontrol altına alınır ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Günlük aktivitelere dönüş genellikle çok hızlıdır; zorlayıcı egzersiz ve ağır kaldırma için kısa bir süre ara vermenizi isteriz. Bu minimal iyileşme dönemi, dünyadaki büyük derneklerin hasta bilgilendirme sayfalarında da benzer şekilde anlatılır. Society of Interventional RadiologyCIRSE

Başarı oranları nasıl?
Güncel sistematik derlemeler; PCS için transkateter embolizasyonun yüksek teknik başarı ve kalıcı semptom kontrolü sağladığını gösteriyor. 25 çalışmada 2.038 hastayı içeren 2024 tarihli kapsamlı bir incelemede:

  • Teknik başarı: %94

  • Toplam komplikasyon: %9 (çoğu minör; en sık post-embolizasyon sendromu)

  • Yeniden girişim: %3,9

  • Nüks (semptom veya görüntüleme ile): %7,4
    Aynı inceleme, çalışmaların tamamında ağrı skorlarında anlamlı azalma bildirmiştir. Kısacası; doğru hasta seçimi ve iyi bir damar haritalamasıyla, embolizasyon etkili ve güvenli bir çözümdür. PMC

Bilimsel Kanıtlar ve Güncel Kılavuzlar

  • Embolizasyonun etkinliği ve güvenliği: 25 çalışma–2.038 hastayı kapsayan 2024 sistematik derlemede teknik başarı %94, toplam komplikasyon %9, yeniden girişim %3,9, nüks %7,4 olarak raporlandı; tüm çalışmalarda ağrıda belirgin düşüş izlendi. (Efficacy of embolotherapy for PCS – Irish Journal of Medical Science, 2024). PMC

  • İyileşme ve günlük hayata dönüş: SIR (Society of Interventional Radiology) ve CIRSE (Cardiovascular and Interventional Radiological Society of Europe) hasta bilgilendirmeleri; işlemin ayaktan, hafif sedasyon/lokal anestezi ile yapıldığını, minimal rahatsızlık ve hızlı dönüş sağlandığını vurgular. Society of Interventional RadiologyCIRSE

  • Tanı–terminoloji ve hasta seçimi: Güncel literatürde “pelvik venöz hastalık (PeVD)” kavramı, venöz kaynaklı kronik pelvik ağrının şemsiye terimi olarak kullanılıyor; değerlendirmede pelvik varikositeler, overyan/iliak ven çapı ve reflü yönünün görüntüleme ile gösterilmesi öneriliyor. (Pelvic Venous Disorders – Review, 2022). PMC

  • Radyoloji odaklı klinik çerçeve: AJR 2023 güncellemesi; venöz kökenli kronik pelvik ağrıda tanısal kriterleri ve tedavi seçeneklerini (embolizasyon, gerekirse stentleme) özetler, multidisipliner yaklaşımı destekler. AJR Online

  • Sınıflandırma ve raporlama standardı: 2021 tarihli SVP (Symptoms–Varices–Pathophysiology) sınıflandırması; semptom–varis dağılımı–altta yatan patofizyoloji üçlüsüyle PeVD’yi bölgesel olarak tanımlar; hasta seçimi ve sonuç raporlamasında ortak dil sağlar. jvsvenous.org

Kısacası: Bilimsel veriler ve uluslararası derneklerin önerileri, ameliyatsız embolizasyonun pelvik varis kaynaklı ağrıda birinci basamak etkili ve güvenli tedavi olduğunu destekliyor. Biz de kliniğimizde, ayrıntılı damar haritalaması ve rezervuar odaklı kapatma stratejisiyle, nüks riskini en aza indirmeyi hedefliyoruz.

Kliniğimizde Pelvik Varis Tedavisi

Pelvik varis tedavisinde başarının anahtarı, damar kaçaklarının tümünü eksiksiz kapatmak ve nüks ihtimalini en aza indirmektir. Bizim kliniğimizde bu amaçla her hastaya kişiye özel damar haritalaması yapıyoruz.

İşlem öncesinde:

  • Detaylı damar görüntüleme ile sadece overyan veni değil, pelvik bölgedeki tüm genişlemiş damarları değerlendiriyoruz.

  • Kaçak rezervuar hesaplaması ile tedavi sırasında hedeflenecek damar havuzlarını belirliyoruz.

İşlem sırasında:

  • Genellikle tek damar girişinden (kasık veya boyun) çalışıyoruz.

  • Lokal anestezi altında, hastayı uyutmadan işlemi gerçekleştiriyoruz.

  • Mikro kateter ile damara ulaşıp, koil ve/veya sklerozan madde ile reflü yapan damarları kalıcı olarak kapatıyoruz.

İşlem sonrası:

  • 1–2 saatlik gözlemden sonra hastayı aynı gün taburcu ediyoruz.

  • İlk haftalarda ağrıda belirgin azalma, sonraki aylarda ise yaşam kalitesinde net bir iyileşme sağlıyoruz.

Bu yaklaşım sayesinde, gereksiz ameliyatlardan kaçınmak, iyileşme süresini kısaltmak ve nüks riskini minimuma indirmek mümkün oluyor.

Dr Mehmet Hakan PIÇAK

Uzm. Dr. Mehmet Hakan PIÇAK

Radyoloji Uzmanı

1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyolog olarak çalışmaktadır.

Girişimsel radyolojinin hassasiyetini kullanarak, hastalarımı ameliyatsız, etkili ve bireye özel çözümlerle sağlığına kavuşturmak için her gün daha iyisini yapmaya çalışıyorum.

    İlgili Yazılar

    Cevap Yazın